Ana içeriğe atla

PR BAKIŞI

Bizim Penceremiz

Hayatı güncel akışı içinde yaşarken yaptığımız gözlemleri mesleki penceremizden geçirerek her gün yeni mecraları, sizlere ulaştırılmak istenilen mesajları yeniden okumak, PR’cı gözlüğüyle değerlendirmek istedik. PR’a takılanlar ekibi olarak sizlerle yapacağımız paylaşımlardan biraz bahsetmek istiyorum.

Hayatımızın bir bölümünü ayırdığımız televizyondan başlayalım. Her gün karşısına geçtiğimiz ekranda yüzlerce, binlerce mesaj ile karşı karşıya bırakılıyoruz. Peki, bunların ne kadar farkındayız? Ne kadar hayatımızdalar ve tercihlerimizi düşüncelerimizi nasıl şekillendiriyorlar? TV’lerimizin artık istemsizce olsa da sesini arka plandan aldığınız bir fondan fazlasını paylaştıklarını fark etmeniz için bizlerin kendi penceresinden ele alacağımız örneklerle maruz kaldığınız mesajları ortaya koymaya çalışacağız.
İnternetin hayatımıza girmesi, bizim için veri sınırsızlığı, mesaj karmaşası, etki altına alınmak istenen hedef kitleler ile birlikte değerlendirilmek için sonsuz bir mecrayı sundu. Ne kadar doğru kullanıyoruz, nelerden etkileniyoruz, hangi mesajlara maruz kalıyoruz? Bir organımız haline gelen akıllı telefonlar ile olan bağımız bizleri yeni bir boyuta taşımakta, karşı koyamadığımız bu sürecin belirtilerine birlikte gözlemler yaparak varmaya çalışacağız.
Mesajlar hayatımıza egemen kılınırken gözlerimizin göre bildiği her yeri kapladılar. Afişler, billboardlar, tabelalar, vitrinler, apartmanlar, köprüler… Her yerdeler olmaya da devam edecek görünüyorlar. Bilinçaltımıza sürekli mesaj gönderen görsel dünyada neler bizleri bekliyor, nasıl korunabiliriz? Görmek için gözlerimiz yeterli olamadığı subliminal mesajları unutmayalım, bilinçaltımız bunlar içinde yeterince zayıf durumda.

Bloğumuzda yine sosyal medya canavarına, sinema filmlerinden kitaplara, dergilerden kliplere kadar tüm iletişim materyallerinde karşılaştığımız sizlerin ilgisini çekecek birçok konuda eleştirilerimiz yorumlarımız beğenilerimiz ile de bloğumuzda her hafta güncel yazılarla sizlerle buluşturmaya çalışacağız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ülker' in 1 Nisan Şakası

Herkese merhaba arkadaşlar. Bu ilk yazımda güncel bir olayla ilgili eleştiri yapmak istedim. Konu, başlıktan da anlaşılacağı üzere "Ülker" firmasının bir süredir " #küçükkardeşolmak" hashtagi altında yürüttüğü sosyal medya kampanyası.  Kampanya dahilinde firmanın sosyal medya hesaplarından viral yayılma sağlanmak istendiği ortada. Viral yayılım sağlandı mı? Evet. Ama bu viral yayılım muhtemelen firmanın hedeflediği doğrultuda ilerlemedi, aksine aleyhine oldu.  Ülker bir süredir sosyal hesaplarında #küçükkardeşolmak tagiyle görsel içerikli bir çok öğe paylaşıyor. Aslına bakarsanız paylaşılan görseller takipçilerde merak uyandırdı, yayılım sağladı, ilgi çekti. Ancak 1 Nisan 2017 gecesi aynı tagle yayınlanan video firmanın bir çok olumsuz tepki almasına neden oldu. Bu olumsuz tepkilerin viral yayılımı kampanyanın tümünün yayılımından çok daha hızlı oldu. Hatta öyle ki; bu kısa sürede çeşitli Youtube kanallarında video analizleri vs dahi yapıldı. Aynı

İLETİŞİM YALNIZLIĞI

Ne Kadar Yalnızız Her geçen gün artan nüfusu ile birlikte yalnızlaşan bireylerin yaşadığı bir dünyaya gidiyoruz. İletişimin hızlandığı, dünyamızda ki mesafelerin kaybolmaya başladığı çağın fakına varır olduk. Kaybolan bir tek mesafeler olmadı dostluklar, arkadaşlıklar, komşuluk ilişkilerimiz yavaş yavaş bizleri terk etmeye başladı.  İletişim araçları yenidünyamızın komşusu, arkadaşı, dostu olama başladı.Sosyal paylaşım ağlarıyla sosyalleşmeye başladık,yeni arkadaşlar edindik, karşılıklı paylaşımlarda bulunduk.  Sevinçlerimiz sanal ortamda paylaştıkça çoğalmaya üzüntülerimiz ise paylaştıkça azalmaya bile başladı. Experian‘ın yeni araştırmasına göre internet kullanıcıları arasında sosyal medyanın yeri ayrı. Zira ABD, Birleşik Krallık ve Avustralya’daki kullanıcılar arasında yapılan araştırmaya göre internet başındaki her bir saatin yaklaşık üçte biri (%27) sosyal ağlarda geçiriliyor. Sosyalleşe sürecimize baktığımızda artan bir trend yakalamış görünüyoruz. Peki neden kendim